-1-
Koro: Allahu ekber, Allahu ekber
Allahu’s-Samed, Allahu’s-Samed
Ve lillahi’l-hamd
İşte böyle dedi toprak, böyle dedi yer,
Zaman böyle dedi, gökler böyle söyledi,
Allah en büyük, Allah en büyüktür
Elbette O’ndan başka büyük yoktur,
Diller başka bir şey söylememeliydiler,
Gönüller başka söze karşı eğilmemeliydiler,
Her dilde, her zirvede, her gönderde
Bu bayrak dalgalanmalıydı,
İşin doğrusu budur, gerçeği de
Yaratılışa uygun olan da bu
Yeryüzü şahittir bu ezelí gerçeğe
Denizler hep bu dilden konuşurlar,
Kayan yıldızlar da bilirler bunu
Güneşin yakıcılığında ve suyun akışında
Ayın o esrarlı ışığında
Seslerde, seherlerde, ahenklerde hep O vardır
Güllerde, ışıklarda, renklerde hep O vardır
Taşlar bildi bunu, otlar bildi bunu
Kuşlar nağmeler söyledi bununla
Sular bu imanla aktılar sonsuza doğru
Bir volkan patladı sevdalıların yüreğinde
Bir çağlayan çoştu, köpürdü bu sesle
Yıkandı niyetler, fetholdu göğüsler
O’nun adı yazıldı, O’nun adı anıldı
Zamanla beraber, mekanla beraber
Ey tarihin kalbindeki sır
Ey ufka doğru yayılan hasır
Ey karanlığa saplanan kılıç
Ey Osman’ın rüyasında büyüyen ardıç
Ey aydınlıklara doğru koşturan atlı
Ey ebede doğru uçan kanatlı
Ey kanatlarında müjdemizi taşıyan güvercin
Ey Ezelî gerçeğe iman eden insü cin
Ey doğruluğu hayat bilen can
Ey Veda tepesinde bekleyen heyecan
Ey düşmanına hayat suyu sunan yiğit,
Ey gümüş nakışlı söğüt
Ey toprağı doyuran rahmet damlaları,
Ey iyiliklerin usanmaz çobanları,
Ey gecelerden destan çıkaranlar
Ey seheri uyanık karşılayanlar
Ey gece, ey çiçek, ey bahar ve ey çocuklar
Ey İbrahim’in bağlısı olan tomurcuklar;
Siz ne diyorsunuz?
Koro:
Allahü ekber, Allahü ekber,
Lâilâhe illallah, Lâilâhe illallah,
Biz böyle diyoruz,
Biz böyle diyeceğiz.
-2-
Ey gagasında müjde taşıyan güvercin
Ey imanla yeniden dirilen perçin
Duayla açılan taş kapıları gördün mü?
Duayla kurulan yapıları gördün mü?
Bir elçiye temannâ durarak
Ayağını yere vurarak
Selâm veren karınca
Bir deniz kenarına varınca
Azığını unutan arkadaş
Rasûlün elinde konuşan taş
Musa’nın elinde parlayan ay
İmana mekan olan saray
Göklerin haberini getiren levha
İnadına yemişe duran vâhâ
Aziz bir konuğa dönüşen hayat
Topuğunda zemzem fışkıran evlat
Gülistana dönüşen ateş
Sevinçle parlayan güneş
Ve hıyabân kesilen deniz
İnsanı Mekke’ye götüren iz
Yalnız O’na adanan namaz
Yalnız O’na yönelen niyaz
Deryalara yürüyen ırmak gibi
Ebede doğru fışkran kaynak gibi
Semadan geceye ağan nûr gibi
Alınlarda parlayan billûr gibi
Yürekleri tümüyle kıbledeler
Bir seher virdi gibi sahabeler
Bir nefes aldılar mavi gülden
Hep beraber söylediler gönülden:
Koro:
Bize sahip gönderene
Bize can gönderene
Hamdolsun, hamdolsun,
Allahü ekber, Allahü ekber
-3-
Vakit ezan vaktidir
Vakit vuslata davet anıdır
Secde zamanıdır seher;
Zevâl, ikindi; şafak ve gece
Bir saniye olmasın secdesiz
Bir an geçmesin şükürsüz
Secde edilmeye layık olana
Şükür edilmeye layık olana
Zamanların sahibine,
Mekanların sahibine,
İnsanı yaratana,
İnsana bilmediğini öğretene,
İnsanı eşref-i mahlukât kılana,
Nimet verene ve can verene,
Katından rahmet gönderene,
Din ve hayat gönderene,
Toprağı verene
Ve suyu verene
Ve ışığı verene
Kâinat dolusunca,
Zamanlar boyunca
Ta kıyâmete kadar,
Gelecek nefesler sayısınca;
Koro:
Hamdolsun, hamdolsun,
Sonsuz şükürler olsun,
Secdemiz bir şükür olsun,
Şükrümüz bir secde olsun.
-4-
Kâbenin Sahibi’ne, Âdem’in, Nûh’un,
Mûsa’nın, Davûd’un, İbrahim’in, İsmail’in
İsrafil’in, Azrail’in, Mikâl’in, Cebrail’in
Yûnus’un, Yahya’nın, Muhammed’in rabbine
Hayatın sahibine yemin olsun ki
Dünyada izzet haktadır
Hakkı ayakta tutanlardadır
Ve onun hizmetinde bulunmaktan
Hakkın izzeti için çalışmaktan
Ve her şeyi ona feda etmekten
Daha değerli bir şey yoktur
İzzet bulurlar hakka gönül verenler
Yücelirler onu yüceltme yolunda olanlar
O elbette yardım eder
Kendine yardım edene
Hiç bir şeyin kıymeti yoktur
Onun karşısında sonsuzluk yoktur:
Şimdi geliniz dinleyiniz düşününüz
Bu gerçek Âdemle yeryüzüne indi
Bu davet pak rasûllerle yürüyen
Mü’minlerin omuzlarında yükselen
Tevhid’in çağrısıdır bu
Elçilerle ulaşan çağlardan çağlara
Koro: Elçiler, kutlu elçiler
Seçilmiş yiğitler
Tertemiz önderler;
Size selâm olsun,
Size selâm olasun
-5-
Nuh’un gemisi Cûdí’de karar kıldığı zaman
Ak kanatlı güvercin derinliklere doğru
Esrarlı bir ahenkle uçtuğu zaman
İbrahim putları Hak baltasıyla kırdığı zaman
Ve ateşin ona cennet bahçesi kılındığında
Mûsa mü’minlerle beraber
O derin denizi yarıp kurtulduğunda
Hûd yürüdüğünde, Yûsuf özgür olduğunda
İsa Havârilere doğru yürüdüğünde
Muhammed Sevr mağarasında arkadaşıyla
Hicretinde, fethinde, hutbesinde
İlk gününde ve son gününde
Sözünde, sohbetinde, heybetinde
Azim bir kurtuluş vardı, selâmet vardı
Tevhidin müjdesi vardı
Zaman ve toprak buna şâhittir
Koro: Vakitler şâhit olsun
Tevhidin davetine
Tevhid erlerinin davetine
Zemin ve sema
Gece ve gündüz
Denizler ve ırmaklar
Şâhit olsun, tanık olsun
-6-
Ama gündüzün ardında gece mutlaka olur
Varlığın karşısında yokluk gibi
Güzelliğin zıddı çirkinlik gibi
İyilik ve kötülük gibi
Işık ve karanlık gibi
Tevhid kendi yolunda olurken
Bâtıl çıkacaktır karşısına
Tevhidin bağlıları mü’minler gibi
Olacaktır bâtılın bağlıları
Nemrutlar oldukça İbrahimler
Firavunlar oldukça Mûsalar
Mevcut olacaktır yeryüzünde
Bazıları isterler ki fesat çoğalsın
Secde edilsin yokluğa/hiçliğe
Medet umulsun boşluktan
Ama Güneş doğunca yeniden
Karanlık yenilgiyi kabul eder
Hak gelince bâtıl yer bulamaz kendine
Çünkü bâtılın hakkı zillettir
Koro: Bu Allahın sünnetidir
Böyle oldu tarih boyunca,
Bil ki Allah’ın sünnetinde
Değişiklik olmaz, değişiklik olmaz
-7-
Şimdi Kur’an diliyle diyoruz ki,
Tarih boyunca gelmiş geçmiş
Ak yürekli, yiğit bakışlı yolculara
Hal dilimizle sesleniyoruz:
Âdem’e selâm olsun, Nûh’a da, Sâlih’e de
İbrahime, Yakuba, Ashab-ı Kehfe
İshak’a, Zekeriyya’ya, Süleyman’a ve nebilere
Doğdukları güne, öldükleri güne
Rasûl oldukları güne de,
Ve mücadelenin en hararetli anlarına
Selâm olsun enginler boyunca
Hira mağarasında vahyi alana
İyilikler sahibi, Kur’an sahibi
İnsanlığın müjdecisi, Rabbin sevgilisi
Muhammed’e ve O’nun temiz arkadaşlarına da
Selâm olsun selâm olsun
Hicret edenlere selâm olsun
Ensar’a selâm olsun
Selâm olsun Mus’ab’a, Bilâl’e, Ammar’a
Süheyb’e, Habbâb’a, Ebu Bekr’e, Ömer’e
Selâm olsun diğerlerine
Ali’ye, Fatıma’ya, Ehl-i Beyt’e
Hasan’a, Hüseyin’e, Zeyneb’e selâm olsun
Koro: Selâm olsun rasûllere
Selâm olsun sahabeye
Selâm olsun Cennete
Selâm olsun tevhide
Selâm olsun, selâm olsun
-8-
Çöl sessizdir ve uzundur gece
Karanlığı ayın hilâli aydınlatır
Hurma, çölün süsüdür ve bakışıdır
İnsan çölde mahşeri duyar gibi olur
Kâbe çölün ortasında bir mahşerdir
Medine çöle manâ katmaktadır
Arafat kıyama uzanan çizgi
Tavaf teslimiyetin sonsuz mührü
Yollar ve yollar ve yollar
Mekke’den sonsuzluğa doğru uzanan yollar
Ve başladığı noktaya dönen yollar
Hangi yolcu geçti üzerinizden
Hangi güzele dönüktür yüzünüz
Hangi şafağı gördünüz
Hangi mehtap yıkadı bağrınızı ki
Bayrama kavuşmuş çocuklar gibi
Kurdalasını bulmuş bir demet çiçek gibi
Sevinçlisiniz, gülüyorsunuz
Gece çöl ile birlikte sessiz
Gece uzun ve hüzünlü
Ay nasıl yararsa ufkun bağrını
Gece de öylesine dökülür çöllere
Çöl ortasında yanan ışık
Kâbenin yansıyan gülümsemesidir
Ya da Hâcer ile İsmail’in
Ardında yürüyen teslimiyettir
Ey Resûlüllah’a hasret duyanlar
Ey Kâbe’nin aşıkları
Ey İbrahim makamının bağlıları
Ey zemzemle kuruyan dudaklarını
Bir anne şefkatiyle ıslatmak isteyenler
Ey tevhid kervanına koşanlar
Ey zulmün amansız düşmanları
Ey hakkı ayakta tutan şâhitler,
Kerbelâ çölünün ortasında
O pâk canını veren
Çöl kuruluğu ile dudakları
Bedeni parçalanan, çiğnenen
En nasipsiz zalimlerin kılıçlarıyla
Peygamber torunu Hüseyin’i unutmayın
Koro: Unutmayın direnişi
Ve hayır diyen feryadı
Ve “teslimiyet zilletir” nidâsını
Çölü gülzâr eyleyen kanı
Hakka fedâ olan canı,
Unutmayın, unutmayın
Hüseyin K. Ece
13.09.1986
Zaandam