Hasret bir renktir bakışlarda görülür
Yırtık bir anıda saklanır isimler
Yıldırımlar düşer, bulutlar kuduru
Bir mendil boyu sürer yolculuk
Hasret bir renktir bakışlarda görülür
Yırtık bir anıda saklanır isimler
Yıldırımlar düşer, bulutlar kuduru
Bir mendil boyu sürer yolculuk
Yeniden düşünürüm gemileri
Hani kara insan taşıyan gemileri
Herbiri düşer, dipdiri düşer kökünden
Herbiri benim kalbime gömülür
Bir Afrikalı gördüm tam köşede
Dikilmiş, sigara sarıyordu
Elleri titriyordu;
Ayın ışığında oynayan kestane yaprağı gibi
Bakışı solgun ve renksizdi
Gözlerini yutan halkaya bakamadım
İstedimse de
Çünkü çok derinlerde idi.
Mustafa Özçelik’e muhabbetle
Uzaklarda değişen nedir
Gönül sevdası gibi çekici, davet edici
Zaman mı döndü, gün mü savruldu
Anlaşıldı mı geçen mevsimler
Bir de kara sokaklar
Seni tanımadım arkadaş
Hangi dilden konuşuyorsun
Hangi ocaktır terkettiğin
Nasıl bir yüktür taşıdığın
Uygarlık hikâyeleri bir salonda saklıdır
Ziyaret yeridir tarih kaygusuzca
Yüzlerde değil aydınlık
Duvarlar ışıklandırılmıştır